mittag

listen to the pronunciation of mittag
Almanca - Türkçe
e {'mita: k} r öğle
[der] öğle; öğle tatili
öğleyin
öğlene
öğle vakti
öğlen

İşimi öğlen yemeğinden önce bitirmek istiyorum. - Ich will meine Arbeit vor dem Mittagessen beenden.

Öğlen nerede yemek yiyorsunuz? - Wo essen Sie zu Mittag?

gün ortası
öğle molası
öğle

Sizi öğle yemeğine davet edebilir miyim? - Darf ich Sie zum Mittagessen einladen?

İşimi öğlen yemeğinden önce bitirmek istiyorum. - Ich will meine Arbeit vor dem Mittagessen beenden.

Mittag essen
öğle yemeği yemek
zu Mittag essen
öğlenyemeği yemek
der Mittag
öğle
İngilizce - Türkçe

mittag teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

noon
öğle

Bu tren Aomori'den yarım saat geç ayrıldı, bu yüzden maalesef Tokyo'ya öğleden önce varamayacağız. - This train left Aomori thirty minutes late, so we won't arrive at Tokyo before noon, I'm afraid.

Biz, öğleyin pizza ve tavuk yedik. - We've eaten pizza and chicken at noon.

noon
öğle vaktinde olan
noon
gün ortası
midday
öğle

Öğle civarında gerçekleşti. - It took place around midday.

Gün ortası. İnsanlar öğle yemeği yiyorlar. - It is midday. The men are eating lunch.

midday
günorta
midday
günorta çağı
noon
günorta
noon
günorta vakti
midday
{i} öğlen
midday
gün orta

Biz gün ortasında öğle yemeği yiyoruz. - We have lunch at midday.

Bütün sahipsiz mal yarın gün ortasında atılacak. - All unclaimed property will be disposed of at midday tomorrow.

midday
{i} öğle vakti
noon
doruk
noon
{s} öğlen

Öğlene kadar burada olması gerekirdi. - She was supposed to be here by noon.

Onunla öğlen randevum var. - I have an appointment with him at noon.

noon
high noon tam öğle vakti
noon
en parlak ve en başarılı devre
noon
(Askeri) ÖĞLE VAKTİ: Güneşin belirli bir meridyeni geçtiği, yani güneşin mahalli saat açısı sıfır olduğu zaman. İlgili güneşe göre adlandırılır
noon
{i} öğle vakti

Tom, Mary'nin öğle yemeğini her zaman öğle vakti yediğini söylüyor. - Tom says Mary always eats lunch at noon.