Küçük çocuklar taşınmaktan hoşlanırlar.
- Small children like to be carried.
Ama onsuz devam ettik.
- But we carried on without him.
Yüksek gürültüye rağmen konuşmaya devam etti.
- She carried on talking in spite of the loud noise.
İnsanlar o zaman kendi ağırlığı taşıdı.
- People carried their own weight then.
O, o alışkanlığı mezarına kadar taşıdı.
- She carried that habit to her grave.
İlgili olmak istiyorum.
- I want to be involved.
İlgili risklerin farkındayım.
- I'm aware of the risks involved.