made so as to deter an anticipated unpleasant situation

İngilizce - Türkçe

made so as to deter an anticipated unpleasant situation teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

İlgili Terimler

so as to

-mek için: He did this so as to prevent theft. Bunu, hırsızlığı önlemek için yaptı

preemptive

öncelikli

preemptive

baraj (briç)

preemptive

(Ticaret) önalımsal

preemptive

sonsuz öncelikli

preemptive

(Kanun) rüçhanlı

preemptive

sonsuz oncelikli

so as to

-mek amacıyla

so as to

-ecek bir şekilde

preemptive

{s} önceden satın alma hakkı olan

so as to

-mek için

so as to

için

Trene zamanında yetişmek için acele etti. - He hurried so as to be in time for the train.

İşitebilmek için önde oturdu. - He sat in the front so as to be able to hear.

so as to

-cek biçimde

preemptive

{s} baraj (briç oyunu)

preemptive

{s} başkasına engel olarak

So as to

-mak için

so as to

1. -mek için: He did that so as to annoy me. Beni kızdırmak için yaptı. 2. -ecek bir şekilde: He coughed so as to attract Selmin´s attention. Selmin´in dikkatini çekecek bir şekilde öksürdü

so as to

ecek şekilde

so as to

mak için

İngilizce - İngilizce

made so as to deter an anticipated unpleasant situation teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

preemptive

İlgili Terimler

so as to

in order to; "he observed the snakes so as to describe their behavior"

so as to

in order to, in order that, so that

so as to

in order to; "he observed the snakes so as to describe their behavior

Heceleme

made so as to de·ter an an·tic·i·pa·ted un·pleas·ant si·tu·a·tion

Türkçe nasıl söylenir

meyd sō äz tı dîtır ın äntîsıpeytıd ınplezınt sîçueyşın

Telaffuz

/ˈmād ˈsō ˈaz tə dəˈtər ən anˈtəsəˌpātəd ənˈplezənt ˌsəʧo͞oˈāsʜən/ /ˈmeɪd ˈsoʊ ˈæz tə dɪˈtɜr ən ænˈtɪsəˌpeɪtəd ənˈplɛzənt ˌsɪʧuːˈeɪʃən/