John birçok şişe şarap içti.
 - John drank many bottles of wine.
Londra'da birçok güzel park vardır.
 - There are many beautiful parks in London.
Çok enteresan yerler biliyorsun, değil mi?
 - You know many interesting places, don't you?
Konserde çok fazla kişi vardı.
 - There were too many people at the concert.
Takuboku'nun şiirlerini bir çoğunu ezbere öğrendim.
 - I learned many of Takuboku's poems by heart.
Gemide bir yığın fare var.
 - There are many rats on the ship.
O bir yığın dil konuşmaz.
 - She does not speak many languages.
Akvaryumda bir hayli nadir balık var.
 - There are many rare fish at the aquarium.
Bu konuda bir hayli kitap var.
 - There are many books on this subject.
Bu kabilenin atasal ayinlerinin çoğu zamanla kaybedilmiştir.
 - Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.
İnsanların birçoğu öldü.
 - Many of the people died.
Birçoğumuz yorgunduk.
 - Many of us were tired.
Otobüs her gün kaç kez çalışır?
 - How many times does the bus run each day?
Kaç tane çocuğun var?
 - How many kids do you have?
Oyuncuların çoğu grip yüzünden keyifsiz oldukları için koç oyunu iptal etti.
 - The coach called off the game because many of the players were down with the flu.
Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.
 - There were many guests - most of them were our teacher's classmates and friends.
Tom adlı kaç tane çocuk, sizin sınıfınızdadır?
 - How many kids named Tom are in your class?
Tom adlı kaç kişiyi tanıyorsun?
 - How many people do you know named Tom?