kovuşturma

listen to the pronunciation of kovuşturma
Türkçe - İngilizce
prosecution

The prosecution could not prove which of the twins had committed the crime. - Kovuşturma ikizlerden hangisinin suçu işlediğini kanıtlayamadı.

Sami worked for the prosecution. - Sami kovuşturma için çalıştı.

proceedings
prosecute
kovuşturma açmak
to start a prosecution
kovuşturma açmak
prosecute
kovuşturma açmak
to begin a legal investigation
kovuşturma yapmak
to make a legal investigation
kovuşturmak
prosecute
cezai kovuşturma
plea of the crown
kovuşturmak
to prosecute
kovuşturmak
to investigate (a crime)
İngilizce - İngilizce
Suçlu sanılan biri için yapılan soruşturma ve araştırma, takibat, takip: "Zimmet, ihtilâs, irtikâp suçları hakkında açılan kovuşturmalar da bu arada durdurulacak mıdır?"- N. Cumalı
Kovuşturmak işi
Türkçe - Türkçe
Kovuşturmak işi
Suçlu sanılan biri için yapılan soruşturma ve araştırma, takibat, takip
takibat
kovuşturma yapmak
Kovuşturma işlemini yürütmek
Kovuşturmak
takip etmek
kovuşturmak
Suçlu olduğu ileri sürülen biri için gerekli araştırma ve soruşturmayı yapmak, takip etmek
kovuşturma