Sami hid his car in a grove of trees.
- Sami arabasını bir ağaç korusuna sakladı.
Might it happen to be a large symbolic grove of trees?
- Ağaçların büyük bir sembolik korusu olabilir mi?
The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs.
- Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.
He maintains his car well.
- O, arabasını iyi korur.
We need to maintain focus.
- Bizim odakları korumamız gerekiyor.
You must eat properly to keep up your strength.
- Gücünü korumak için gerektiği şekilde yemelisin.
He's keeping a straight face.
- O, ciddiyetini koruyor.
Everyone has the right to work, to free choice of employment, to just and favourable conditions of work and to protection against unemployment.
- Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.
One has to protect his family.
- İnsan ailesini korumak zorundadır.