kekeleme

listen to the pronunciation of kekeleme
Türkçe - İngilizce
stammer

When I tried to speak to her, I always found myself too shy to do more than stammer or say something stupid. - Onunla konuşmaya çalıştığımda, ben her zaman kekelemekten ya da aptalca bir şey yapmaktan daha fazlasını yapamayacak kadar kendimi çok utangaç buldum.

faltering
stammering
stuttering
titubation
kekelemek
stutter
kekelemek
stammer

When I tried to speak to her, I always found myself too shy to do more than stammer or say something stupid. - Onunla konuşmaya çalıştığımda, ben her zaman kekelemekten ya da aptalca bir şey yapmaktan daha fazlasını yapamayacak kadar kendimi çok utangaç buldum.

kekelemek
{f} falter
kekele
{f} stammer

When I tried to speak to her, I always found myself too shy to do more than stammer or say something stupid. - Onunla konuşmaya çalıştığımda, ben her zaman kekelemekten ya da aptalca bir şey yapmaktan daha fazlasını yapamayacak kadar kendimi çok utangaç buldum.

kekelemek
stumble
kekele
{f} stammering
kekele
{f} stutter

When she began to stutter, her classmates couldn't help laughing. - O kekelemeye başladığında sınıf arkadaşları gülmekten kendilerini alamadılar.

The newcomer stuttered when he was nervous. - Yeni gelen kişi sinirlendiğinde kekeledi.

kekelemek
sputter
kekelemek
to hem and haw, speak falteringly
kekelemek
to stammer; to stutter
kekelemek
to stammer, to stutter; to falter, to stammer
kekelemek
have a stutter
kekelemek
(Fiili Deyim ) drawl out
Türkçe - Türkçe
Kekelemek işi
Kekelemek
teklemek
kekelemek
Ne söyleyeceğini şaşırıp kelimeleri birbirine karıştırmak: "Bir şey söylemek istedim, bulamadım, kekeliyordum."- R. H. Karay
kekelemek
Damak sesleriyle başlayan kelimeleri ve heceleri tekrarlayarak ve keserek konuşmak
kekelemek
Ne söyleyeceğini şaşırıp kelimeleri birbirine karıştırmak
kekeleme