O, inanılmaz bir hikaye.
- That's an incredible story.
Tom inanılmaz değil mi?
- Isn't Tom incredible?
Harika bir iş yaptın.
- You did an incredible job.
Olağanüstü bir yerdi.
- It was an incredible place.
Sen gerçekten olağanüstüsün.
- You're really incredible.
İnanılmaz şekilde şanssızdım.
- I was incredibly unlucky.
O, inanılmaz şekilde iyi çalışır.
- It works incredibly well.
He testified incredibly.
Incredibly, when he died they found he had left a million dollars to the Poetry Foundation.