içerir

listen to the pronunciation of içerir
Türkçe - İngilizce
(Bilgisayar) contains

This book contains forty photographs. - Bu kitap kırk fotoğraf içerir.

This transparent liquid contains a kind of poison. - Bu saydam sıvı bir tür zehir içerir.

(Bilgisayar) includes

This financial audit also includes an evaluation of the company's assets. - Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.

Paella often includes snails. - Paella çoğunlukla salyangoz içerir.

bunu içerir
(Bilgisayar) contains
içer
comprise
içer
{f} involved
içer
contain

In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola. - Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.

His speech contained many fine phrases. - Konuşması birçok güzel cümle içeriyordu.

içer
involve

Parenthood involves totalitarianism. - Ebeveynlik totaliterliği içerir.

I took a speed-reading course and read War and Peace in twenty minutes. It involves Russia. - Ben hızlı okuma kursu aldım ve yirmi dakika içinde Savaş ve Barışı okudum. Bu Rusya'yı içeriyor.

içer
include

This financial audit also includes an evaluation of the company's assets. - Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.

Tom's duties include raking the leaves. - Tom'un görevleri yaprakları tırmıkla toplamayı içermektedir.

içer
{f} included

The exam included mathematics, physics and chemistry. - Sınav matematik, fizik ve kimyayı içeriyordu.

The parade included six marching bands. - Geçit töreni altı tane bando içeriyordu.

içer
comprising

The Kalmar Union, comprising Sweden, Denmark and Norway, broke apart in 1523. - İsveç, Danimarka ve Norveç'i içeren Kalmar Birliği, 1523'te ayrıldı.