These are on sale everywhere.
- Bunlar her yerde satılıyor.
You can't get lost in big cities; there are maps everywhere!
- Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!
You may go anywhere you like.
- İstediğiniz her yere gidebilirsiniz.
They looked everywhere for him, but couldn't find him anywhere.
- Ona her yerde baktılar, ama hiçbir yerde bulamadılar.
We travelled all over the country.
- Biz ülkenin her yerinde seyahat ettik.
The man is well-known all over the village.
- Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
There were flowers all around.
- Her yerde çiçekler vardı.
He left his books all around the house.
- O, kitaplarını evin her yerine bıraktı.