She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.
- O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.
These are on sale everywhere.
- Bunlar her yerde satılıyor.
That kind of thing can't be found just anywhere.
- O tür şey her yerde bulunamaz.
You may go anywhere you like.
- İstediğiniz her yere gidebilirsiniz.
The man is well-known all over the village.
- Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
He had bruises all over after the fight.
- Uçuştan sonra her yerde morlukları vardı.
He left his books all around the house.
- O, kitaplarını evin her yerine bıraktı.
There were flowers all around.
- Her yerde çiçekler vardı.