She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.
- O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.
These are on sale everywhere.
- Bunlar her yerde satılıyor.
Tom can sleep anywhere.
- Tom her yerde uyuyabilir.
That kind of thing can't be found just anywhere.
- O tür şey her yerde bulunamaz.
The branch offices of the bank are located all over Japan.
- Bankanın şubeleri Japonya'nın her yerinde bulunmaktadır.
The man is well-known all over the village.
- Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
He left his books all around the house.
- O, kitaplarını evin her yerine bıraktı.
There were flowers all around.
- Her yerde çiçekler vardı.