hektisch

listen to the pronunciation of hektisch
Almanca - Türkçe
hummalı, telaşlı
İngilizce - Türkçe

hektisch teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

frantically
çılgınca

Sami çılgınca bir el feneri sallıyordu. - Sami was frantically waving a flashlight.

Sağlık görevlileri Tom'un hayatını kurtarmak için çılgınca çalıştı. - Paramedics worked frantically to save Tom's life.

frantic
öfkeli
frantic
{s} aşırı heyecanlanmış
frantic
{s} ümitsiz

Ümitsiz olmana şaşmamalı. - No wonder you're frantic.

frantic
kendini kaybetmişcesine
frantic
çok acele ve telaşlı
frantic
çılgınca heyecanlanmış
frantic
çılgın

Tom telefonunda çılgınca mesaj atıyor. - Tom is texting frantically on his phone.

Tom çılgın görünüyordu. - Tom seemed to be frantic.

frantic
dellenmiş
frantically
Delirmiş bir halde, çıldırmış bir halde
frantic
{s} boşuna
frantic
{s} hummalı
frantic
çıIgın
frantic
{s} çıldırmış
frantic
{s} çılgınca

Sami çılgınca bir el feneri sallıyordu. - Sami was frantically waving a flashlight.

Tom telefonunda çılgınca mesaj atıyor. - Tom is texting frantically on his phone.

frantic
{s} zıvanadan çıkmış
frantic
{s} çılgına dönmüş
Almanca - İngilizce
frantically
hectically
frantic
headlong
helter-skelter
pell-mell
harum-scarum (old-fashioned)
hectic

After a hectic few days at work, Tom is looking forward to a change of pace. - Nach ein paar hektischen Arbeitstagen freut Tom sich darauf, es etwas langsamer angehen zu lassen.

Tom had a hectic week. - Hinter Tom liegt eine hektische Woche.

Bei mir ging's in letzter Zeit ziemlich hektisch zu.
Life has been pretty hectic over the last while
Die Woche war sehr hektisch.
This week has seen a flurry/frenzy of activity
In den Postämtern geht es seit Tagen sehr hektisch zu.
It has been all go at the post offices for days
völlig hektisch
in a mad rush
İngilizce - Almanca
frenetisch