hayatta

listen to the pronunciation of hayatta
Türkçe - İngilizce
alive

If it weren't for her help, I would not be alive now. - Onun yardımı olmasa, şu an hayatta olmam.

If it hadn't been for you, he would still be alive. - Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı.

survive on
in life
hayatta kalan
survivor

Were there any survivors? - Hiç hayatta kalan var mıydı?

Are you one of the survivors of flight 111? - 111 no'lu uçuşta hayatta kalanlardan biri misin?

hayatta kalmak
survive

Tom understands what it takes to survive. - Tom hayatta kalmak için ne gerektiğini anlıyor.

We will need this to survive. - Hayatta kalmak için buna ihtiyacımız olacak.

hayatta kalma
survival

I gave up all hope of survival. - Bütün hayatta kalma umudundan vazgeçtim.

Food, clothing and shelter are the foundations of survival. - Gıda, giyim ve barınak hayatta kalmanın temelleridir.

hayatta kalmak
live
Hayatta olmaz
No way!, Not on your life!, No fear!
hayatta bir kere
once in a lifetime
hayatta kalmak
keep alive
hayatta kalmak
to survive

We will need this to survive. - Hayatta kalmak için buna ihtiyacımız olacak.

Tom understands what it takes to survive. - Tom hayatta kalmak için ne gerektiğini anlıyor.

hayatta olma şartıyla sahiplik
life interest
hayatta olmak
to be alive
hayatta kalmak
exist
hayatta kalmak
living through

She was living through her daughter.

hayatta kalmak
remain alive
bitkisel hayatta olan
vegetative
kurtularak hayatta kalmak
live through
sivil hayatta
(deyim) in civvy street
çok çekip hayatta pişmek
go through the mill
çok çekip hayatta pişmek
pass through the mill
özel hayatta
in private