given to talk; loquacious

listen to the pronunciation of given to talk; loquacious
İngilizce - Türkçe

given to talk; loquacious teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

talking
konuşma

Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor. - Talking in the library is not allowed.

Ben insanların önünde konuşmayı sevmiyorum. - I don't like talking in front of people.

talking
(Bilgisayar) konuşuyor

Kiminle konuşuyordun? - Who were you talking to?

Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor. - On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.

talking
ikaz
talking
konuşan

Jim ile konuşan kız Mary'dir. - The girl talking with Jim is Mary.

Mary ile konuşan adam Tom'dur. - The man Mary is talking with is Tom.

talking
{f} konuş

Kiminle konuşuyordun? - Who were you talking to?

Ne hakkında konuşuyorsun? - What're you talking about?

talking
konuşarak

O, onunla konuşarak iyi bir zaman geçirdi. - She had a good time talking with him.

Yaptığın hakkında konuşarak ne kadar çok zaman harcarsan, onu o kadar az zamanda yapmak zorunda kalırsın. - The more time you spend talking about what you do, the less time you have to do it.

talking
talking point üstünde durulacak nokta
talking
konuşabilen
talking
talking machine eski gramofon
talking
konuşkan
talking
(isim) konuşma
talking
i konuşan
İngilizce - İngilizce
talking