It took a lot of time, blood, sweat and tears to clean it.
- Bunu temizlemek bir sürü zaman, kan, ter ve göz yaşı aldı.
She tried not to shed a tear.
- Gözyaşı akıtmamak için çabaladı.
I was told my tear duct was blocked.
- Bana gözyaşı kanalımın tıkandığı söylenildi.
I saw tears in his eyes.
- Onun gözlerinde gözyaşı gördüm.
The girls shed tears after reading the novel.
- Kızlar, romanı okuduktan sonra gözyaşı döktüler.