ferahlatıcı

listen to the pronunciation of ferahlatıcı
Türkçe - İngilizce
refresher
refreshing

He made a refreshing walk. - O, ferahlatıcı bir yürüyüş yaptı.

New Age ideas are a refreshing alternative to the staid orthodoxy of traditional Christianity. - Yeni Çağ fikirleri geleneksel Hıristiyanlığın ağırbaşlı ortadoksluğu için ferahlatıcı bir alternatiftir.

cordial
(Gıda) refreshment
ferahlatıcı şey
comfort
Türkçe - Türkçe
Ferahlık veren, ferahlık sağlayan
Ferahlık veren, ferahlık sağlayan: "Bir muhatap bulup içini dökmenin de ayrı bir tesellisi, ferahlatıcı bir tarafı vardı."- S. Ayverdi
ferahlatıcı