It is an act of cruelty to lock a small child in his room.
 - Küçük bir çocuğu odasına kilitlemek bir zulüm hareketidir.
I cannot abide to see such cruelty.
 - Böyle zulüm görmeye tahammül edemem.
One day's freedom is better than ten years of oppression.
 - Bir günlük özgürlük, on yıllık zulümden daha iyidir.
Others came to escape religious persecution.
 - Diğerleri dini zulümden kaçmak için geldi.
He has a persecution complex.
 - Onun bir zulüm kompleksi var.
Beauty is a short-lived tyranny.
 - Güzellik kısa süreli zulümdür.