O bir hayli sabır gösterdi.
- He displayed a great deal of patience.
Bunun hakkında bir hayli düşündüm.
- I've thought about this a great deal.
Tom Mary'den epeyce daha uzun.
- Tom is quite a bit taller than Mary.
Tom Mary'den epeyce daha genç.
- Tom is quite a bit younger than Mary.
Onun konuşması onun çok şey bildiğine beni inandırdı.
- His talk led me to believe that he knows a great deal.
Yapacak çok işim var.
- I have a great deal to do.
O, oldukça çok kazanır.
- He earns a great deal.
Tom oldukça çok seyahat eder.
- Tom travels a great deal.