The lamp is connected to a timer.
 - Lamba bir zamanlayıcıya bağlı.
There are many different kinds of clocks, including wristwatches, wall clocks, digital watches, gold watches, cuckoo clocks, quartz watches, stopwatches, timer and tower clocks.
 - Kol saatleri, duvar saatleri, dijital saatler, altın saatler, guguklu saatler, kuvars saatler, kronometreler, zamanlayıcı ve kule saatleri de dahil olmak üzere saatlerin birçok farklı türleri vardır.
It helps us in times of difficulty.
 - Zorluk zamanlarında bize yardımcı olur.
A novelty wears off in time.
 - Bir yenilik zamanla yok olur.
Things change over time.
 - Şeyler zamanla değişir.
Over time, things only got worse.
 - Zamanla, şartlar yalnızca kötüleşti.
Murder, rape, and torture are atrocities associated with times of war.
 - Cinayet, tecavüz ve işkence savaş zamanlarıyla ilişkili vahşetlerdir.
With time, everything will become clear.
 - Zamanla her şey açığa kavuşacak.
Tom is scheduled to come to Boston next week.
 - Tom sonraki hafta Boston'a gelmek için zamanlandı.
Our website is offline for scheduled maintenance. We expect to be back online by 2:30 GMT.
 - Web sayfamız zamanlanmış bakımdan dolayı çevrimdışıdır. GMT 2.30'da yeniden çevrimiçi olmayı bekliyoruz.
Your timing is perfect.
 - Zamanlamanız mükemmel.
Timing is everything.
 - Zamanlama her şeydir.
In due time, his innocence will be proven.
 - Zamanla, onun suçsuzluğu ispat edilecektir.
In the course of time, he changed his mind.
 - O, zamanla fikrini değiştirdi.