Definition of yeterlikte in Turkish English dictionary
- proficiency in
- yeter
- enough
This story is short enough to read in one lesson.
-Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
Is ten thousand yen enough?
-On bin yen yeterli mi?
- yeter
- less of that
- yeter
- so
- yeter
- (Konuşma Dili) cut it out
- yeter
- (deyim) skip it
- yeter
- end to end
- yeter
- sufficient, enough kâfi
- yeter
- had enough
- yeter
- enough of that
- yeter
- have had enough
- Yeter
- (isim) Enough (Given to last child)
- yeter
- enough said
- yeter
- be done
Tom didn't have enough time to do everything that needed to be done.
-Tom'un yapılması gereken her şeyi yapacak kadar yeterli zamanı yoktu.
I didn't have enough time to do everything that needed to be done.
-Yapılması gereken her şeyi yapmak için yeterli zamanım yoktu.
- yeter
- no more
- yeter
- enough of that!
Haven't we had enough of that nonsense already?
-Bu saçmalığa yeterince katlanmadık mı?
- yeter
- (Hukuk) sufficient
Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand.
-Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.
Tom didn't thank Mary sufficiently.
-Tom Mary'ye yeterince teşekkür etmedi.
- yeter
- there is an end of it
- yeter
- That's enough!/That'll do!/That'll suffice!
- yeter
- that will do
- yeter
- enough, sufficient
Related Terms
Definition of yeterlikte in Turkish Turkish dictionary
- yeter
- İhtiyacı karşılayacak kadar olan, kâfi