He took advantage of the opportunity to visit the museum.
 - O,müzeyi ziyaret etme fırsatından yararlandı.
You must not take advantage of her innocence.
 - Onun masumiyetinden yararlanmamalısın.
A wise man profits from his mistakes.
 - Akıllı bir adam hatalarından yararlanır.
Try to profit from every opportunity.
 - Her fırsattan yararlanmaya çalışın.
I think that this material is of benefit to everyone.
 - Bu malzemenin herkes için yararlı olduğunu düşünüyorum.
He's not my boyfriend, it's just platonic love with benefits!
 - O, benim erkek arkadaşım değil, sadece yararı olan platonik aşk.
We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
 - Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
Their furniture was chosen for utility rather than style.
 - Onların mobilyaları, tarz yerine yarar için seçildi.
You had better make use of the opportunity.
 - Fırsattan yararlansanız iyi olur.
All my efforts turned out to be useless.
 - Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.
What's the point in doing this?
 - Bunu yapmanın ne yararı var?
I told you it wasn't pointless.
 - Sana bunun yararsız olmadığını söyledim.
Are you sure this is in Tom's best interest?
 - Bunun Tom'un yararına olduğuna emin misin?
It's in your best interest to testify against Sami.
 - Sami'ye karşı tanıklık etmeniz sizin yararınızadır.
The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
 - Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
He put this information to good use.
 - O, bu bilgileri yararlı kullanıma sundu.
That's not a useful piece of information.
 - O, yararlı bir bilgi parçası değil.
A cow is a useful animal.
 - İnek yararlı bir hayvandır.
Usefulness must be combined with pleasantness.
 - Yararlılık keyif ile birleştirilmelidir.
The public convenience should be respected.
 - Kamu yararına saygı duyulmalıdır.
I urged Keiko to stop using people for her own convenience.
 - Kendi yararı için insanları kullanmayı bırakması için Keiko'ya baskı yaptım.
Is there any help available?
 - İşe yarar bir yardım var mı?
You had better avail yourself of this opportunity.
 - Bu fırsattan yararlansan iyi olur.