Oh, Anne, do come quick, implored Diana nervously.
 - Diana Oh, Anne, çabuk gel diye gergin biçimde yalvardı.
He implored her to come back.
 - O onun geri gelmesi için yalvardı.
She pleaded with him to stay a little bit longer.
 - O, biraz daha uzun kalması için ona yalvardı.
He pleaded with the judge for mercy.
 - Merhamet için yargıca yalvardı.
Do not abandon us, I entreat.
 - Bizi terk etmeyin, yalvarıyorum.
She looked at me with a passionate expression of entreaty.
 - O bana tutkulu bir yalvarma ifadesiyle baktı.