You can't run away from age.
- Yaşlanmaktan kaçamazsın.
Ageing isn't good, but the alternative is no better.
- Yaşlanmak iyi değildir ama alternatifi daha iyi değildir.
I like people who are not afraid to grow old.
- Yaşlanmaktan korkmayan insanları seviyorum.
I want to grow old with my wife.
- Karımla yaşlanmak istiyorum.
At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
His niece is attractive and mature for her age.
- Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.
Tom's eyes were wet with tears.
- Tom'un gözleri göz yaşları yüzünden ıslaktı.
I used to wet the bed when I was small, but I grew out of it by the time I was seven.
- Küçükken yatağımı ıslatırdım fakat yedi yaşına gelmeden önce vazgeçtim.
My father will soon be forty years old.
- Babam yakında kırk yaşında olacak.
Sam is two years younger than Tom.
- Sam Tom'dan iki yaş küçük.
Physical changes are directly related to aging.
- Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
Aging doesn't cost anything.
- Yaşlanma hiçbir şeye mal olmaz.
Fish like carp and trout live in fresh water.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.
Take a fresh look at your lifestyle.
- Yaşam tarzınıza dikkatle bir göz atın.
The older you get, the more difficult it becomes to learn a new language.
- Ne kadar yaşlanırsan, yeni bir dili öğrenmek o kadar zor olur.
John lives in New York.
- John New York'ta yaşar.
Sam is two years younger than Tom.
- Sam Tom'dan iki yaş küçük.
She is five years younger than me.
- O, benden beş yaş küçük.
Tears came to my eyes.
- Gözlerimden yaşlar geldi.
My mother looked at me with tears in her eyes.
- Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
The best time of life is when we are young.
- Yaşamın en iyi zamanı genç olduğumuz zamandır.
The best time of life is when you are young.
- Yaşamın en iyi zamanı genç olduğun zamandır.
Ageing isn't good, but the alternative is no better.
- Yaşlanmak iyi değildir ama alternatifi daha iyi değildir.
Ageing is a disease that you must die of.
- Yaşlanma ölmek zorunda olduğunuz bir hastalıktır.