Onların sorunlarıyla ilgili yapacak bir şeyim yok.
 - I have nothing to do with their troubles.
Sorun oğlumun okula gitmek istememesidir.
 - The trouble is that my son does not want to go to school.
O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.
 - He was always ready to help people in trouble.
O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.
 - She was always willing to help people in trouble.
Bana kitabı gönderme zahmetinde bulundu.
 - He took the trouble to send me the book.
O, arkadaşını havaalanında karşılama zahmetine katlandı.
 - She took the trouble to meet her friend at the airport.
İşle ilgili biraz sorunum var.
 - I had some trouble with the work.
Tom'un olacağını düşündüğü kadar çok bir iş bulma sorunu olmadı.
 - Tom didn't have as much trouble finding a job as he thought he would.
Bana daha fazla sıkıntı verme.
 - Don't give me any more trouble.
Onlar bize çok az sıkıntı verdi.
 - They gave us very little trouble.
Tom ciddi bir zorluk içinde.
 - Tom is in serious trouble.
Sana zorluk çıkarmak istemiyorum.
 - I don't want to trouble you.