Yarın muhtemelen kar yağacak.
- Probably it will snow tomorrow.
Muhtemelen sorunun kolay bir çözümü vardır.
- There is probably an easy solution to the problem.
Galiba sen bugün söylediğim bir sözü anlamıyorsun.
- You probably don't understand a word I'm saying today.
Bu kış galiba çok soğuk olacak.
- This winter will probably be very cold.
Tom büyük olasılıkla haklıydı.
- Tom was probably right.
Tom büyük olasılıkla kayboldu.
- Tom is probably lost.
Eğer kahvaltı yapmazsanız, büyük olasılıkla sabah acıkırsınız ve işinizde önceki gibi verimli olmazsınız.
- If you don't eat breakfast, you'll probably be hungry during the morning and won't be as efficient at work as you could be.
Tom büyük olasılıkla haklıydı.
- Tom was probably right.
Belki de Tom'a bunu yapmak istemediğini söylemen gerekir.
- You should probably tell Tom you don't want to do that.
Çok meşgulüm, bu nedenle belki de yarın gelemeyeceğim.
- I'm very busy so probably I won't be able to come tomorrow.
Bradford tartışmasız İngiltere'deki en çirkin şehirdir.
- Bradford is arguably the ugliest town in Britain.
We should probably postpone the competition.
- Wir müssen das Spiel wohl verschieben.
I'm very busy so probably I won't be able to come tomorrow.
- Ich bin sehr beschäftigt, deswegen wird es mir wohl morgen nicht möglich sein zu kommen.