O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.
- It's good now; neither too heavy nor too light.
Şimdi havaalanındayım.
- I'm at the airport now.
Şu anda bir bira içiyorum.
- I'm drinking a beer right now.
Tom'un şu anda Boston'da olmadığını duyuyorum.
- I hear that Tom isn't in Boston now.
Onu hemen yapabilir miyim?
- May I do it right now?
İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
- I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
Şu an uzun eteklerin modası geçmiştir.
- Long skirts are out of fashion now.
Asama yanardağı şu an hareketsiz.
- Mt. Asama is now dormant.
Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.
- Even now, we still doubt that he is the real murderer.
Tom zaman zaman Mary'den haber alır.
- Tom hears from Mary every now and then.
Zaman zaman okulda onunla karşılaşırım.
- I meet him at school now and then.