verwandte

listen to the pronunciation of verwandte
German - Turkish
n {fer'vantı} r,e hısım, akraba
akraba

Ne kadar sıklıkta akrabalarını ziyaret ediyorsun? - Wie häufig besuchst du deine Verwandten?

Bütün akrabalarıma, tanıdıklarıma ve arkadaşlarıma doğum günümü kutladığınız için çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettiniz. - Ein herzliches Dankeschön an alle meine Verwandten, Bekannten und Freunde für die zahlreichen Glückwünsche zu meinem Geburtstag. Es hat mich sehr gefreut.

English - Turkish

Definition of verwandte in English Turkish dictionary

relation
ilişki

Onların ilişkisi hakkında bir şey bilmiyorum. - I don't know anything about their relationship.

Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun. - I think you're reading too much into John's relationship with Jane.

relation
ara

İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir. - The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.

Aramızdaki ilişkiler bozuk gibi görünüyor. - Relations between us seem to be on the ebb.

kinsfolk
kiminse kodağından kimseler
kinsman
erkek akraba/kohum
kinsman
erkek akraba
kinswoman
bayan akraba
relation
akraba

O, onun uzak bir akrabasıdır. - He is a distant relation of hers.

O benimle akraba değil. - He is no relation to me.

kinsfolk
{i} akrabalar
kinsfolk
{i} soy sop
kinsfolk
akraba
kinsfolk
hısım
kinsman
{i} akraba (erkek)
kinsman
(isim) akraba (erkek)
kinswoman
(isim) akraba (kadın)
kinswoman
{i} akraba (kadın)
kinswoman
kadın akraba
relation
{i} bağ

En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır. - Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.

relation
{i} söyleme
relation
{i} bağlantı