Su borularına bakmaları gerek. Tıkanmış.
- They have to fix the water pipe. It's clogged.
Banyo boruları kanalizasyonla tıkanmış.
- The bathroom pipes are clogged with sewage.
Araba frenleri sıkıştığında neredeyse bir kaza yapıyorduk.
- We nearly had an accident when the car brakes jammed.
Kilitleme mekanizması sıkıştı.
- The locking mechanism has jammed.
Bu gemi yolculuğundaki yiyecek beni ciddi bir şekilde kabız etti.
- The food on this cruise made me severely constipated.
Sokaklar arabalarla tıkanmış.
- The roads are jammed with cars.
Burada birkaç sıkışmış tuş var.
- There are a few keys here that are jammed.