Pazar öğleden sonra yağmurlu bir günde kendileriyle ilgili ne yapacaklarını bilmeyen milyonlarca insan ölümsüzlük için can atıyorlar.
- Millions long for immortality who do not know what to do with themselves on a rainy Sunday afternoon.
Bu yıl haziran ayında çok yağmurlu günler yoktu.
- There were not many rainy days in June this year.
Oturduğun koltuktaki boya hâlâ ıslak.
- The paint on the seat on which you are sitting is still wet.
Tom, masanın üstünü ıslak bir bez ile temizledi.
- Tom cleaned the top of the table with a wet rag.
Hava tahmini göre, yağışlı mevsim önümüzdeki hafta başlayacak.
- According to the weather forecast, the rainy season will set in next week.
Tom Mary ile üç yıl önce yağışlı bir mevsim sırasında ilk kez karşılaştı.
- It was during the rainy season three years ago that Tom first met Mary.
Bu yağışlı havadan bıktım.
- I am fed up with this wet weather.
Seattle çok yağışlı bir iklime sahiptir.
- Seattle has a very wet climate.