Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.
 - It took me an hour and a half to get there by car.
Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım.
 - Let's meet halfway between your house and mine.
Bir buçuk asırlık bir karmaşadan sonra kraliyet otoritesi yeniden kuruldu.
 - Only after a century and a half of confusion was the royal authority restored.
İş yapılır yapılmaz, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği yemek için eve gelirim.
 - Once the work is done, usually around half past five, I come home to have dinner.
Lütfen yarım saat bekle.
 - Please wait half an hour.
Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
 - He began his meal by drinking half a glass of ale.
Yarım saat koşmaya devam etti.
 - He run on for half an hour.
Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor.
 - The dictionary contains about half a million words.
Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı.
 - His income was diminished by half after retirement.
Bu kitabın fiyatı yarı yarıya düşürüldü.
 - The price of this book has been reduced by half.
Tom sadece kısmen şaka yapıyordu.
 - Tom was only half joking.
Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir.
 - This car can deactivate half of its engine's cylinders.