Tom is married to Mary now, but at one time he was married to Alice.
 - Tom şimdi Mary ile evli ama o vaktiyle Alice ile evliydi.
He will be in London at this time tomorrow.
 - O, yarın bu vakitte Londra'da olacak.
He will be talking with his family at this time tomorrow.
 - Yarın bu vakitte ailesiyle konuşuyor olacak.
I put in an hour of jogging before I go to school.
 - Ben okula gitmeden önce bir saatlik koşuya vakit ayırdım.
I spent a lot of time here when I was a kid.
 - Ben bir çocukken burada çok vakit harcadım.
When was the last time you spent time on Facebook?
 - Facebook'ta en son ne zaman vakit geçirdin?
We haven't really spent time with each other for a while.
 - Bir süredir gerçekten birbirimizle vakit geçirmedik.
It's just going to take a while.
 - Bu gerçekten biraz vakit alacak.
Bu aralar IT sertifikasyonlarına çalışmak için epey zaman harcıyorum.
 - Şu sıralar BT sertifikasyonlarına çalışmaya çok vakit harcıyorum.
Buna nasıl zaman ayırıyor bilmiyorum.
 - Nasıl vakit buluyor bilmiyorum.