I walked on tiptoes so as not to wake the baby.
 - Bebek uyanmasın diye parmak ucumda yürüdüm.
Jim didn't wake up until his mother woke him.
 - Annesi onu uyandırıncaya kadar Jim uyanmadı.
I've been having trouble waking up.
 - Uyanmakta zorlanıyorum.
I like waking up to music.
 - Müzikle uyanmayı seviyorum.
What's your favorite kind of music to wake up to?
 - Senin uyanmak için en sevdiğin müzik türü hangisi?
I have to wake up at 6:30.
 - Ben saat 6.30'da uyanmak zorundayım.
What's your favorite kind of music to wake up to?
 - Senin uyanmak için en sevdiğin müzik türü hangisi?
It is hard to wake up without a strong cup of coffee.
 - Bir fincan koyu kahve olmadan uyanmak zordur.
Don't bother waking me up at 4:00 a.m. I don't plan to go fishing tomorrow.
 - Sabah 4:00'te beni uyandırmak için zahmet etmeyin. Yarın balık tutmaya gitmeyi planlamıyorum.
Waking up is the opposite of going to sleep.
 - Uyanmak yatmaya gitmenin tam tersidir.
He seemed to have just woken up from a dream.
 - Az önce bir rüyadan uyanmış gibi görünüyordu.
I was woken up suddenly at dawn.
 - Şafakta aniden uyandırıldım.
My mother woke me up saying It's a quarter past seven.
 - Annem saat  07:15  diyerek beni uyandırdı.
When I woke up, I was sad.
 - Uyandığımda üzgündüm.
Although the alarm rang I failed to wake up.
 - Alarm çalmasına rağmen uyanamadım.
Please wake me at six.
 - Lütfen altıda beni uyandır.
The police found a truck matching that description.
 - Polis bu tanıma uyan bir kamyon buldu.