İki saat süresince karın içinde otobüsü bekledim.
 - I waited for the bus in the snow as long as two hours.
Bu yer yüzmek için elverişli.
 - The place is convenient for swimming.
Senin için onun yoluna gireceğini umuyorum, Tom.
 - I hope it works out for you, Tom.
Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
 - In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
 - Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Bir haftadır grip yüzünden yataktayım.
 - I've been laid up with flu for the last week.
O, cinayet yüzünden hapse atılmıştır.
 - He was framed for murder.
Aramızda kalsın, o rüşvet nedeniyle görevden alındı .
 - Between ourselves, he was dismissed for bribery.
Ben, bir trafik sıkışıklığı nedeniyle toplantıya geç kaldım.
 - I was late for the meeting because of a traffic jam.
Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.
 - Fortunately they had no storms on the way.
Mağdur kimselerin yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamalıyız.
 - We must provide food and clothes for the victims.
Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.
 - No one doubts her fitness for the post.
Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
 - This ship is not fit for an ocean voyage.
Gemi kıyıya doğru gitti.
 - The ship made for the shore.
Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.
 - If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.
O, onun adına konuştu.
 - She spoke up for him.
O evsizler adına konuştu.
 - She spoke for the homeless.
All I want is for you to be happy. (=All I want is that you be happy.).