Aşkta ve savaşta her şey adildir.
 - All's fair in love and war.
Bay Hasimoto bize karşı adil.
 - Mr. Hashimoto is fair to us.
O oldukça makul bir fiyat.
 - That's a fairly reasonable price.
Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem.
 - I can't agree to your proposal on the ground that it is not fair and reasonable.
Tom oldukça iyi bir golfçüdür.
 - Tom is a fairly decent golfer.
O, İngilizceyi oldukça iyi konuşur.
 - He speaks English fairly well.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
 - I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
O bütün ülkenin en güzeliydi.
 - She was the fairest in the whole land.
Yaşam adil değil ama hala güzel.
 - Life isn't fair, but it's still good.
Ben Çince'yi oldukça iyi okuyabilirim ama çok iyi yazamam.
 - I can read Chinese fairly well, but I can't write it very well.
Yaklaşık üç yıl süren yoğun çalışmadan sonra Tom Fransızcada çok akıcı oldu.
 - Tom became fairly fluent in French after about three years of intense study.