Tarafsız olmak zorundayım.
- I have to be impartial.
Lütfen adil ve tarafsız olun.
- Please be fair and impartial.
Onun herkesi rahatlatan alçakgönüllü bir havası vardı.
- She had an unassuming air that put everyone at ease.
Tom dün gece Mary'yi rahat ettiriyor gibi görünmüyordu.
- Tom couldn't seem to put Mary at ease.
Lütfen adil ve tarafsız olun.
- Please be fair and impartial.
Karar adil ve tarafsızdı.
- The verdict was fair and impartial.