unbefangen

listen to the pronunciation of unbefangen
German - Turkish
English - Turkish

Definition of unbefangen in English Turkish dictionary

impartial
{s} tarafsız

Tarafsız olmak zorundayım. - I have to be impartial.

Lütfen adil ve tarafsız olun. - Please be fair and impartial.

impartial
{s} yansız
impartial
çekimser
impartial
haklı
impartial
yanlı
impartial
(Ticaret) objektif
at ease
rahat

Onun herkesi rahatlatan alçakgönüllü bir havası vardı. - She had an unassuming air that put everyone at ease.

Tom dün gece Mary'yi rahat ettiriyor gibi görünmüyordu. - Tom couldn't seem to put Mary at ease.

at ease
(komut) Rahat!
at ease
(Askeri) RAHAT VAZİYETİ: Askerlerin rahat edebilecekleri, fakat yerlerini terk etmeyecekleri ve konuşmayacakları istirahat durumu
at ease
(deyim) at (one's) ease rahat olmak ,kendini rahat hissetmek
at ease
içi rahat
impartial
{s} adil

Lütfen adil ve tarafsız olun. - Please be fair and impartial.

Karar adil ve tarafsızdı. - The verdict was fair and impartial.