Tom, Mary'yi bacağından iki kere vurdu.
- Tom shot Mary twice in the leg.
İki kere ölç, bir kere kes.
- Measure twice, cut once!
Bu tünel onun iki katı kadar uzundur.
- This tunnel is twice as long as that one.
Senin odan benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- Your room is twice the size of mine.
Almanca dersleri haftada iki kez yapılmaktadır- Pazartesi ve Çarşamba günleri.
- German classes are held twice a week - on Mondays and Wednesdays.
Dişlerini günde en az iki kez fırçala.
- Brush your teeth twice a day at least.
Bir şeyi yapmak için Tom'a iki defa söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell Tom twice to do something.
İki defa Fuji Dağı'na tırmandım.
- I've climbed Mt. Fuji twice.