O büyük, ihtiyar meşe ağacının dibinde çimlere uzanıp, gövdesine adlarımızın baş harflerini kazıyacağım.
- I'm going to lay you down in the green grass underneath that big old oak tree and then carve our initials into its trunk.
Gövde bir ağacın ana parçasıdır.
- The trunk is the main part of a tree.
Tom yedek lastiği çıkarmak için bagajı açtı.
- Tom opened the trunk to get the spare tire.
Tom çantalarını bagaja koydu, sonra arabaya bindi ve arabayla uzaklaştı.
- Tom put his bags in the trunk, then hopped in the car and drove off.
Tom bir ağaç gövdesinde oturdu.
- Tom sat on a tree trunk.
Tom bavulları bağajdan çıkardı.
- Tom pulled the suitcases out of the trunk.
Yukarı çık ve bavulumu getir.
- Go upstairs and bring down my trunk.