Definition of toplumu in Turkish English dictionary
- toplum
- society
The more skills one masters, the greater contribution one can make to society.
-Bir insan ne kadar çok yetenek öğrenirse, topluma o kadar daha çok katkıda bulunur.
He's what society calls a real lover of music.
-O, toplumun müziğe âşık dediği kişidir.
- toplum
- (Hukuk) community
Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
-Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
Tom's sentence was 25 hours of community service.
-Tom'un cezası 25 saatlik toplum hizmetiydi.
- toplum
- (Biyokimya) population
- bilgi toplumu
- (Ticaret) knowledge-based society
- halk toplumu
- folk society
- kitle toplumu
- mass society
- refah toplumu
- welfare society
- risk toplumu
- risk society
- toplum
- gesellschaft
- bilgi toplumu
- Information society
- Kıbrıs Rum Toplumu
- (Hukuk) Greek Cypriot Community
- Kıbrıs Türk Toplumu
- (Hukuk) Turkish Cypriot Community
- hristiyan toplumu
- church
- piyasa toplumu
- (Ticaret) market society
- saray toplumu
- courtly society
- toplum
- the community
We're pretty proud of what we do in the community.
-Toplumda ne yapacağımız hakkında oldukça gururluyuz.
We must think about the community.
-Toplumu düşünmek zorundayız.
- toplum
- socio
Tom majored in sociolinguistics.
-Tom toplum dilbiliminde ihtisas yaptı.
- toplum
- community, society
- toplum
- monde