to watch, observe

listen to the pronunciation of to watch, observe
English - Turkish
gözlemlemek
gözlemek
await
bekle

Tom duruşmayı beklerken hapistedir. - Tom is in jail, awaiting trial.

Maria onu bekledi ama o gelmedi. - Maria awaited him, but he did not come.

to observe
müşahede etmek
await
{f} beklemek
await
{f} hazır olmak
await
gözlemek
await
intizar etmek
to observe
gözlemlemek

Amerikan siyasetini, özellikle başkanlık seçimi sırasında gözlemlemek ilginçtir. - It's interesting to observe American politics, especially during a presidential election.

Kuşları gözlemlemekten hoşlanıyorum. - I like to observe birds.

English - English
await