Dürüstlük koltuk değneği üzerinde bir dilenci; dolandırıcılık taçlı bir prensestir.
 - Honesty is a beggar on crutches; roguery is a princess with a crown.
Biraz boş zamanım vardı, bu yüzden şehri gezdim.
 - I had some free time, so I wandered around town.
Tom'un alışveriş merkezinde tek başına gezinmesini istemiyorum.
 - I don't want Tom wandering around the mall by himself.
Elbonia dolandırıcı bir millettir.
 - Elbonia is a rogue nation.
Tom genellikle bir dolandırıcı olarak oynar.Bu onun sihirbaz olarak oynadığı ilk zamandır.
 - Tom typically plays as a rogue. This is his first time playing as a wizard.
Kuiper Kuşağı'na ait serseri bir göktaşı Dünya'yla çarpışma rotasında.
 - A rogue asteroid from the Kuiper Belt is on a collision course with the Earth.