Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
 - That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
 - I quickened my steps to catch up with her.
Cinderella'nın iki aşağılık üvey kız kardeşi vardı.
 - Cinderella had two evil stepsisters.
Tom Mary'nin üvey evladıydı.
 - Tom was Mary's stepchild.
Merdivenlerden inerken adımlarına dikkat et.
 - Watch your step in going down the stairs.
Bunlar, birer devrim niteliği taşıyan adımlardır.
 - These are steps of a revolutionary nature.
Tom'un niyeti Mary'nin parmaklarına basmak değildi.
 - Tom didn't mean to step on Mary's toes.
Tom'un amacı Mary'nin ayağına basmak değildi.
 - Tom didn't mean to step on Mary's foot.
Sadece oraya doğru bir adım atın.
 - Just step right over there.
Tom ileriye doğru bir adım attı.
 - Tom took a step forward.
Home the swain retreats, His flock before him stepping to the fold. - James Thomson.