Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.
 - Scientists have learned that, throughout Earth's history, temperature and CO2 levels in the air are closely tied.
İki ulusun güçlü ticaret bağlantısı var.
 - The two nations have strong trade ties.
Onlar hırsızı ağaca bağladılar.
 - They tied the thief to the tree.
O, vahşi köpeğin bağlı tutulmasını istedi.
 - He demanded that the savage dog be kept tied up.
Tom kravatındaki düğümü düzeltti.
 - Tom straightened the knot on his tie.
Bazı düğümleri nasıl bağlayacağımı Tom'a gösterdim.
 - I showed Tom how to tie some knots.
Babama bir ipek kravat verdim.
 - I gave my father a silk tie.
Tom, Cumalar hariç, çalışmak için her zaman kravat takar.
 - Tom always wears a tie to work, except on Fridays.
Tek bir şirkete bağlanmak istemiyorum.
 - I don't want to be tied to one company.