Ailenin kültürel geçmişini göz önüne almak çok önemlidir.
 - It is very important to consider the cultural background of the family.
Bu sorunu göz önüne almak zorundayız.
 - We have to take this problem into consideration.
Diğer alternatiflerin ihtimalini düşünmek için zerre kadar istekli olmadığına inanamıyorum.
 - I can't believe that you aren't at least willing to consider the possibility of other alternatives.
Tom ihtiyacı olan şeyi bizden almayı düşünmek isteyebilir.
 - Tom might want to consider buying what he needs from us.
Domuz yetiştiriciliği endüstrisini dikkate almazsak 'domuz gribi' adı 'A gribi (H1N1) olarak değişti.
 - Out of consideration to the pig farming industry the name 'pig influenza' has been changed into 'influenza A(H1N1)'.
Thomas onu çok zeki olarak dikkate almadı.
 - Thomas didn't consider him very intelligent.
Tom'un önerisini dikkate almak zorunda kaldım.
 - I had to consider Tom's proposal.
Tom Mary'yi bir kahraman olarak görmektedir.
 - Tom considers Mary to be a heroine.
O hesaba katmak için çok fazla.
 - That's a lot to consider.
Tom'un ne yapmak isteyebileceğini hesaba katmamıştım bile.
 - I didn't even consider what Tom might want to do.