to reveal, to show

listen to the pronunciation of to reveal, to show
English - Turkish

Definition of to reveal, to show in English Turkish dictionary

present
{i} mevcut

Mevcut evimiz çok küçük, bu nedenle taşınmaya karar verdik. - Our present house is too small, so we decided to move.

Tom'un dışında herkes mevcuttu. - All but Tom were present.

present
{i} şu an

O, şu anki maaşından memnun. - She is content with his present salary.

Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır. - My uncle is staying in Hong Kong at present.

present
{i} hediye, armağan
bust out
çiçek açmak
bust out
yapraklanmak
bust out
yaprak vermek
bust out
çiçeklenmek
bust out
(Konuşma Dili) tüymek
present
bergüzar
present
gün

Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi. - My grandfather gave me a birthday present.

Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik. - We chose Mary a good birthday present.

present
tanıtmak
present
sahnede göstermek
present
{s} adı geçen
present
(fiil) sunmak, sahneye koymak, vermek, bulunmak (iltifat), tanıtmak, takdim etmek, ortaya koymak, ileri sürmek, aday göstermek, arzetmek, çıkarmak, ibraz etmek, nişan almak, doğrultmak (silah), doğrultmak, sahnelemek
present
{f} takdim etmek
present
takdim etme
present
şu anki

Tom şu anki maaşından memnun değil. - Tom isn't content with his present salary.

Çoğu şu anki kariyerinden bıkmış. - Many are fed up with their present careers.

present
bugünkü

Tom bugünkü maaşından memnun. - Tom is content with his present salary.

Bugünkü durumundan memnundur. - He is content with his present state.

present
{s} bulunan, hazır, mevcut: the animals present in this region bu bölgede bulunan
English - English
present
bust out