Seni utandırmak istemedim.
 - I didn't mean to embarrass you.
Arkadaşlarının önünde seni utandırmak istemedim.
 - I didn't want to embarrass you in front of your friends.
Seni rahatsız etmek istemiyorum.
 - I don't want to embarrass you.
Asla can sıkıcı bir şey yapmam.
 - I never do anything embarrassing.
Utangaç erkek çocuğu onun varlığında tamamen sıkıldı.
 - The shy boy was utterly embarrassed in her presence.
Sıkılman için bir neden yok. Telaffuzun genel olarak doğru.
 - There's no reason to feel embarrassed. Your pronunciation is generally correct.
O, onun mahcubiyetini fark etti.
 - He noticed her embarrassment.