Tom'un canı yemek pişirmek istemiyor.
 - Tom doesn't feel like cooking.
Jane bana yemek pişirmek isteyip istemediğimi sordu.
 - Jane asked me if I would like to cook.
Tom bu akşam akşam yemeğini pişirmek zorunda.
 - Tom has to cook dinner tonight.
Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.
 - My mother is busy cooking dinner.
Babamın iyi bir aşçı olmasından gurur duyuyorum.
 - I'm proud of my father being a good cook.
Benim aşçılığım anneninkinin yerini tutamaz.
 - My cooking cannot hold a candle to Mother's.
Hadi bu gece akşam yemeğini dışarda yiyelim, yemek yapmak için çok yorgunum.
 - Let's dine out tonight. I'm too tired to cook.
Ben yemek yapmakta başarısız oluyorum.
 - I am failing at cooking.
Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.
 - Mother is busy cooking the dinner.
Bana bir şiş pişirir misin, lütfen?
 - Could you cook a skewer for me, please?