Tom'un sıkıntılı bir geçmişi var.
 - Tom has a troubled past.
Tom gerçekten sıkıntılıydı.
 - Tom was genuinely troubled.
Sizi rahatsız ettiğim için çok üzgünüm.
 - I'm very sorry to have troubled you.
Seni çok fazla rahatsız ettiğim için üzgünüm.
 - I am sorry that I have troubled you so much.
Bulanık sularda balık tutmaya mı çalışıyorsun?
 - Are you trying to fish in troubled waters?
Başkan Van Buren rahatsızdı.
 - President Van Buren was troubled.
O, haberden rahatsız olmuş görünüyordu.
 - She looked troubled by the news.
Tom çok sıkıntılı görünüyor.
 - Tom looks very troubled.
Tom gerçekten sıkıntılıydı.
 - Tom was genuinely troubled.