Seni utandırmak istemedim.
 - I didn't want to embarrass you.
Tom Mary'yi utandırmak istemiyordu.
 - Tom didn't want to embarrass Mary.
Seni rahatsız etmek istemiyorum.
 - I don't want to embarrass you.
Utangaç erkek çocuğu onun varlığında tamamen sıkıldı.
 - The shy boy was utterly embarrassed in her presence.
O, can sıkıcı bir soru.
 - It's an embarrassing question.
Sıkılman için bir neden yok. Telaffuzun genel olarak doğru.
 - There's no reason to feel embarrassed. Your pronunciation is generally correct.
O, onun mahcubiyetini fark etti.
 - He noticed her embarrassment.