Bu kızın güzel bir yüzü var. Kalbim ona bakmaktan erir.
 - This girl has a pretty face. My heart melts from looking at it.
Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
 - Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
Kurbanın vücudu halı üzerinde yüzü aşağıya bakacak şekilde yatıyordu.
 - The victim's body was lying face down on the rug.
Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
 - His face is distorted by pain.
Şapkamı giymeyi unuttum ve yüzüm kötü biçimde güneşten yandı.
 - I forgot to wear my hat and my face got badly sunburned.
Tom'un yüzü kötü bir biçimde çürük.
 - Tom's face is badly bruised.