Bu lekeyi çıkarmak imkansız olacak.
 - It'll be impossible to remove this stain.
Bu lekeyi çıkarmak zor olacak.
 - It's going to be difficult to remove this stain.
Sadece herhangi bir şüpheyi ortadan kaldırmak için, artık ailemle birlikte yaşıyorum.
 - Just to remove any doubt, I no longer live with my parents.
Bulaşıkları masadan kaldırdı.
 - She removed the dishes from the table.
Önce çapakları kaldırın.
 - First, remove the burrs.
Çıkardığın giysileri dikkatlice yerine koy.
 - Stow away carefully the clothes you removed.
Sabun kiri çıkarmaya yardım eder.
 - Soap helps remove the dirt.
He removed the marbles from the bag.